4 Eylül 2013

Mabel Matiz

Bugün normalde yazı yazmayı falan düşünmüyordum ama twitter'da azıcık sinirlendim.
Dün tag'lerde #mabelmatizesoruyorum diye bir saçmalık vardı. Hani belki hayranları yazmıştır
bir girim bakiyim falan dedim, neler neler okudum orada. Hiç yazıp huzurumu bozamayacağım. 
Bugün Mabel Matiz'i, yani Fatih Abimizi anlatalım, yorumlayalım.

Bu fotoğraf Zor Değil isimli beni benden alan şarkının klibinden. Mabel Matiz'in şarkıları 
kadar, tarzı ve sesindeki o farklılık da beni benden alıyor. Sürekli açıp dinleyesi geliyor insanın
ve de dinliyor (benim gibi) Şu anda ekranlarda iki klibi dönüyor, Zor Değil ve
Aşk Yok Olmaktır.


"Aşk yok olmak diyor biri, yar ben yokum yok zaten. Ben, bende yokum zaten." gibi 
o mükemmel sözlerle beni benden almıştır kendisi. Resimde -mabelmatiz yazmışlar ancak
şarkı benim çılgınım olan ve bir o kadar da sevdiğim Yıldız Tilbe'ye ait. Zaten onun 
yazdığı şarkı sözleri şarkı sözü değil, bambaşka bir dünya. Mükemmel yazıyor kadın!


İlk albümünü 2011'de kendi adıyla çıkardı Mabel Matiz. Kendi şarkıları, kendi tarzıyla
o zamandan noktayı koydu zaten müzik dünyasına. Bu arada Mabel ismini bir romanda gördüğü
karakterin takma adından almış. Matiz iseYunanca "çok sarhoş, düşkün" anlamına geliyormuş.
Asıl adı da Fatih. Bir şey diyeceğim, lan azıcık var tipinde zaten Fatih dssfdsg


İlk albümü Mabel Matiz isimli, bu seneki ise Yaşım Çocuk. Kapağına falan bakıyorum da 
ben gayet beğendim. Yani tam kıvamında olmuş, ne eksik ne de fazla. Doğum günüm 10.10'da
isteyenler bana hediye alabilir bu albümü skdhdhe (alan Göksel'i de alsın)
Ha Göksel demişken iyi yakaladım, hani Bende Bi' Aşk Var albümünde
Yarım Kalan Şarkı var ya, onu da Fatih abimiz besteleyip sözlemiş. Bayılıyordum ki
ben o şarkıya! Teoman'a da bestesini vermiş.

Eğer Zor Değil şarkısının içeriğine bakarsak müziğiyle, vokaliyle, sözleriyle 10 numara
olmuş! Aşk Yok Olmak Demektir'de de bizi baya şaşırttı. Herkes Zor Değil'den sonra
daha az hareketli bir klip bekliyordu ama rengarenk ve aşırı güzel bir klip yapmış. 

Yani benim önerim ya gidin albüm alın süper olur, ya da Youtube'da onu dinleyin
bir daha da youtube'dan çıkamayın, gözleriniz de bozulsun! Hıh!

17 Ağustos 2013

Dizüstü Edebiyat

Evet, neredeyse 1 haftadır "açıyorum, açıyorum, aaaçtıım!" şeklinde
olan yorum blogumu dün akşam açtım. Ve sağ olsun canım blogger arkdaşlarım
beni yalnız bırakmayarak izleyici olmaya başladılar. Çok teşekkür ederim. 

İlk yazımı da Dizüstü Edebiyat hakkında yazacağıma kendime söz verdim.
 Çünkü Dizüstü Edebiyat'taki  21 kitabın birçoğunu okudum bitirdim. Dizüstü Edebiyat kitapları için yorumlarım ise şöyle:


İlk kitabı okumayan kaldı mı bilemiyorum.. Bende şöyle bi durum var, eğer ki evde okuyacak
kitap yoksa ve kitap alacak param yoksa okuduğum romanı baştan okurum. Tam 6 kere okudum. 
Hani evde sıkılıyorsan ya da "arkadaşlarım beni aralarına almıyor!!" diyorsan PuCCa senin
arkadaşın olabilecek güçte. Zaten şu an 50. baskıya yaklaşmış, kesinlikle tebrik ediyorum, 
küfürleri, yorumları, aşkları ve her şeyiyle bu roman kesinlikle çok iyi. Edebi bi nitelik aramayın 
her kitapta, bazen kolay okumalar iyi gidiyor. Filmi de geliyor Ekim'de sanırım.


Kitabın kalınlığını görünce kitapçıda müziksiz apaçi dansı yaptığım doğrudur. Seviyorum ya PuCCa'yı
mutlu oluyorum okurken. Kitabımız ilkine göre daha kalın, yorumlara baktım ilki kadar 
beğenilmemiş ama ben ilki kadar çok beğendim. Yahu bir de kalındı ya, daha uzun
sürdü. Bunu da öneriyorum vallaha.


Son 30 sayfası beni benden almış yazıdır. Bu kitapta iç sesler biraz daha fazla. Ama iç sesler
fazla olunca olaylar az, diye düşünmenizi istemem çünkü olaylar diğer kitaplardan daha beter. 
Karakol mu istersin, ev yanması mı, dayak mı, üniversite dedikoduları mı... Son 30 sayfada da
ilişki bitmek üzere ve yaşanan olaylar üzücü. En çok da kapaktaki "Hikayenin sonunda adam 
ölüyor." şeklindeki mecazı anlamayıp, "Yaa PuCCa adam neden ölüyor, çok ağladın mı ölünce?" 
diye kitap yorumlarında soran arkadaşa koptum. 


Gelelim Pinkfreud'a.. Kendisinin kitabını ön yargıyla aldığım doğrudur efendim, internetteki
kitap yorumlarını okuyan birisi olarak. Bu kitabı öyle "off neydi bu laan!" diye beğendiğimi
söylemeyeceğim. Saydık, tam 39 sevgili değiştiriyor hanfendi. O yüzden sıkıyor bi yerden sonra 
ama kitabın sonu meraklandıracak şekilde bitiyor. Çok öneriyor muyum bilinmez ama bunu 
okumadan 2 ve 3.yü alabilirsiniz.


1.yi çok beğenmemiş olmama rağmen  2. kitabı 1.nin sonundan dolayı aldım. İyi ki de almışım.
Kitabı gerçekten sevdim, ilk sayfayı annem okudu ve "lan sen ne okuyon!" dedi 
ama olsun.. İlk sevgilisini ve malum şahsiyetimizi anlatmış, güzel de anlatmış. İlk kitabın adıyla 
bu kitabın adı arasındaki manyaklık harika olmuş lan.


3. kitabın kurgusu Türk filmlerini aratmıyor efendim. Ama kendini okutuyor bu kitap da. 
Pink'imiz, kapaktaki yazıdan da anlaşılacağı üzere sevgilisini aldatıyor. Sonra da olanlar oluyor. 
Sevgilisiyle o küfürlü konuşmaları beni benden aldı, koptum. Suratı gözümde canlandı çocuğun. 
Diğer sevgilisiniyse daha beyefendi, (hanımhanımcık gibi bir şey ama erkek hali)
hayal ettim. Güzeldi bu kitap da.


Angutyus beni hem twitleriyle hem de kitabıyla bambaşka diyarlara götüren tek kişidir efendim.
Adam öyle bir yazmış ki, öyle realist bir şekilde yaşadıklarını anlatmış ki insanın kankası 
oluveriyor. Kütüphanemin baş köşesinde bu kitap. İlk satırdan itibaren çok sevdim. Angutyus da
bana twitter'da cevap verdi bi kere. Mutlu oldum şu an.



İlk kitapta Türkiye içindeydik, bu kitapta Türkiye dışındayız. İlk sayfada diyor zaten,
"kızına, havasına, parasına güvenme." diye. Bu kitap da beni benden almıştır, merakla beklemiştim
zaten. Üçüncü de kışın çıkacakmış, az kaldı, dayan Oğlum Uska!


Sanırım Dizüstü'nden çıkan en farklı kitap. O kadar farklı ve güzeldi ki.. Annesiyle olan atışmaları
psikologu ile olan diyalogları, betimlemeleri ve o sivri cümleleri. Ya hani hep yaşadığımız (mesela
bir plastik bardakla su içeceğiz, iki tane bardak gelir ya o silindiri çektiğimizde)
olayları bana yeni öğreniyormuşum gibi anlattı. Gerçekten güzel.


Belki çok fanı vardır orasını bilemem ama kitabı pek beğenmedim. Ya tamam hani internet
dili, sadece olacak tabi ama bazı cümleler ve betimlemeler bence o kadar da güzel değildi. Okurken
sıkılmadım ama "okumasam da olurmuş" dedim. Ekşi'de bu kitaptaki bir kız betimlemesiyle 
ilgili bir şey gördüm ve koptum. Linkini atarım buraya bulunca.


Bu kitabı ilkine göre daha fazla beğendim. En azından daha olaylıydı ama yine betimlemeler
ve cümleler bana göre değildi. Ama kötü de değildi. Kötünün iyisi diyelim. Kitaptaki isimleri biraz
abartı buldum bir de o kadar. Ama kurgu falan hoştu yani şimdi burada yalan atmayayım.



Okurken gülmekten bazı yerleri kaçırdığım tek kitaptır. Hatta babamın belki de hayatında 
okuduğu tek kitaptır. Bir daha okumak için elime aldım, bana kızdı ya. İstiklal abi evimizin
bir bireyi oldu resmen. Kitap gerçekten çok güzel. Nenesi benim kankam oldu yahu. 
Öneriyorum, güneşlenirken çok iyi gider benden söylemesi.


Babamın internetten bana zorla sipariş ettirdiği kitaptır. Bekleyemedi hafta sonu gideyim alayım.
Bu kitabı da aşırı sevdim, yine çok güzeldi ama ilki kadar altıma yapmadım. Ama yine de çok 
güzeldi, zaten her gördüğüm kişiye öneriyorum. Adam harbi yazıyor, barbi değil yani, 
heheheheheh!


Kitap fuarından cep boy şeklinde buldum ve aldım. Kitap bana göre fena değildi, arka
kapağı okudum ve Teoman bile yorum yapmış maşallah! Ben öyle çok çok beğenmedim ama 
yine de güzeldi. Bazı bölümleri de anlayamadım, bi daha okuyim ben en iyisi şimdi. 
İkinciyi de okuduktan sonra alacağım.


French Oje kitabı Tuğçe'siz yazmış. Ve anladık ki Pera gibi bir ismi Erkek Dedikodusu'na koyan
kişilik French! Çünkü bu kitapta da Renda var.. Renda ismine ısınamadım, ne o öyle 
Rende gibi. Ama olsun farklı hava katmış biraz. Kitap biraz farklıydı. 
Alper diye bir çocuk vardı ve ne ara ayrıldılar hala kitapta arıyorum!!! Sonu harbi kesik bitti ya. 
Neyse, evde klimayı açıp okumalık bi kitap. Okumalık kitap ne lan. Yemelik sucuk gibi.

-- Okuduğum kitaplar bunlardı. P*ç Güveysinden Hallice ve 1 Kadın 2 Salak'ı alacağım.
Onur Gökşen için de ilk kitabını bir daha okuyup karar vereceğim gibi. Marslı Kovboy'un 
kitabını bulamıyorum!!! Son çıkan Gülfim Abla'yı da alırım yakında.
-- İnşallah sevmişsinizdir yorumlama işimi. Böyle başladık bakalım neler olacak. Siz hangilerini okudunuz,
hangilerini beğendiniz? Yorumlarını bekliyorum.